Maliye politikası yakın dönemde kullanılan bir kavram olmayıp tarihi ilk devletlere hatta ilk topluluklara dayanır. Maliye politikası gibi bir kavram o dönemlerde kullanılmıyor olsa da toplumsal yaşam içerisinde toplulukları veya devleti idare edenler tarafından piyasaya yapılan her bir etki bu kavram içerisinde değerlendirilmedir.
Maliye kelimesi Arapça’ dan dilimize girmiştir ve kelime kökünde yer alan “mal” genellikle devlet malını temsil etmektedir. Küresel ekonomiler de göz önüne alındığında maliye kelimesi yerine artık “finans” sözcüğünün kullanılması daha yaygın hale gelmiştir. Özü itibariyle ikisi de aynı şeyi ifade etmektedir.
“Kamu Maliyesi” kavramı 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’ nun 4. maddesinin 1.fıkrasında kapsam olarak tanımlanmıştır:
Madde 4- Kamu maliyesi; gelirlerin toplanması, harcamaların yapılması, açıkların finansmanı, kamunun varlık ve borçları ile diğer yükümlülüklerinin yönetimini kapsar.
Tanımda geçen gelir toplanması, harcama yapılması, açıkların kapatılması ve diğer yükümlülüklerin yönetimi 5018 sayılı kanun ile yapılmaktadır ve kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasının “l” bendinde kamu mali yönetimi tanımı, “m” bendinde ise “mali kontrol” ifadeleri tanımlanmıştır:
Yani mali yükümlülükler takdiri olarak değil kural (yasal) olarak karşımıza çıkmaktadır. İşte devletin bu yükümlülüklerini yerine getirirken (belirli amaçlara ulaşmaya çalışırken) kullandığı bir takım araçlar vardır.
Devlet yukarıda yer alan maliye politikası araçlarını kullanarak genel itibariyle altta yer alan amaçlara ulaşmayı hedefler.
1929 yılında ortaya çıkan ve 1929-1935 yılları arasında yıkıcı bir etki gösteren “Büyük Buhran” devletlere, Klasik İktisatçı’ ların serbest piyasa ekonomisinin tek başına sorunları halletmede yeterli olmadığı göstermiş, 1936 yılında John Maynard Keynes‘in yayınlamış olduğu “İstihdam Faiz ve Paranın Genel Teorisi” kısaca Genel Teori adlı kitabı bahsettiğimiz araçlar ve amaçları içinde barındıran maliye politikasının devlet eliyle nasıl kullanılması gerektiğini açıklayarak adeta döneminde bir kurtarıcı olmuştur.
Peki günümüzde maliye politikası sosyo-ekonomik hedeflere ulaşmada kullanılan birincil araç mıdır? Hayır. Küreselleşen ekonomi içerisinde minimize devlet olma yolunda ilerleyen ülkeler için maliye politikası hala önemli bir kavram olarak kabul edilir fakat ikincil araç olarak kullanılır. Birincil araç olarak para politikasının benimsenmesinin bir çok nedeni vardır. En önemli nedeni devletin yukarında sayılan araçları kullanmaları doğru bir biçimde gerçekleşse bile toplumun büyük bir kesimi bunu kavrayamayarak tepki gösterir. Devletler de maliye politikası kullanmak yerine toplum tarafından daha az anlaşılır bulunan para politikasının daha etkin olmasını yeğler.
Bir başka politika yöntemine örnek verelim: Bütçe açığının gerçekleştiği dönemlerde devlet bu açıkların finansmanı için çeşitli araçlara başvurmak zorunda kalır. Başlıca kullanılan araçlar:
Lakin yukarıda sayılan araçları kullanmak her zaman mümkün olamayacağı gibi çeşitli tepkilere yol açar. Devlet de tepkileri üzerinde toplamamak için başka araçlara başvurur:
Yukarıda sayılan araçları kullanmak içinde bulunulan konjonktürde bütçe açıklarının kapatılması noktasında doğru bir hamledir fakat süreklilik sağlamaz. Burada dönemsel olarak kazanılmış zamanın (alınmış rahat bir nefesin) ardından yukarıda sayılan maliye politikasının ana araçların etkin kullanımına geçilmesi hedeflenmelidir.