İşletmelerde Oluşan Firelerin Vergisel Boyutu iş ve işlemlerin özelliğine göre değişik varyasyonlarla ele alınmaktadır. Öncelikle KDVK 60 Nolu Sirkülerinde fire, bir malın imalat sürecinde veya tüketiciye arzına kadar kendi doğal akışı içinde uğradığı fiziksel kayıp olarak tanımlandığından, imalat sırasında veya sonrasında meydana gelen firelerin zayi olan mal kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Fiziksel kayıplar maddi olabileceği gibi gayri maddi olarak da oluşabilir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 278. Maddesine göre; yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller neticesinde iktisadi kıymetlerinde önemli bir azalış vaki olan emtia ile maliyetlerinin hesaplanması mutat olmayan hurdalar ve döküntüler, üstüpü, deşe ve ıskartalar emsal bedeli ile değerlenir. Fire ve zayi mal kavramı esas olarak bu madde hükmünde yer alan kıymetten azalış cümlesinden hareketle ortaya çıkmakla birlikte bu iki kavramın vergi kanunları karşısındaki durumları farklılıklar göstermektedir.
İşletmelerde Oluşan Firelerin Vergisel Boyutu zaman zaman vergi kanunları nüfuz edilemediği için mükellefler tarafından yanlış anlaşılmakta veya vergi işleri ile uğraşanlar tarafından yanlış yorumlanmaktadır. Bu durum vergisel işlemlerin hatalı yapılmasına ve çeşitli müeyyideler ile karşılaşılmasına yol açmaktadır. Yazıda fire kavramı Vergi Kanunları çerçevesinde değerlendirilecektir.
Fireler miktarları yasal düzenlemeler ile veya ilgili mesleki kuruluşlar tarafından belirlenmekte olup firelere ilişkin tespit ve takdir işlemlerinin Vergi Usul Kanunu’nun 74. maddesinde sayılan görevleri arasında olmamasından dolayı fire oranlarına ilişkin takdir ve tespit işlemlerinin Takdir Komisyonunca yapılması mümkün bulunmamaktadır. Yasal düzenlemeler ile veya ilgili mesleki kuruluşlar tarafından belirlenen oranlar çerçevesinde tespit edilen fire normal fire kavramı altında değerlendirilir. Normal firelere ilişkin zararların gelir veya kurumlar vergisi kanunları çerçevesinde gider yazılması ve fire olarak değerlendirilen kıymete ilişkin yüklenilmiş olan Katma Değer Vergisi’nin indirilmesi takdir komisyonu kararı olmaksızın yapılabilmektedir. Ancak yasal düzenlemeler ile veya ilgili meslek odaları tarafından belirlenen fire oranlarının üzerinde kayıpların (anormal fire) olması halinde kayıplar için oluşan zararın ve yüklenilen KDV’nin gider yazılması için takdir komisyonunun kararı şarttır.
Vergi Usul Kanunu’ nun 72 nci maddenin birinci fıkrasına göre kurulan takdir komisyonunun görevleri şunlardır.
Fire kapsamı dışında kalan emtiaların imhasında genel uygulama, imhaların takdir komisyonu nezaretinde yapılmasıdır. Ancak VUK Md. 278/A’ya göre; bozulma, çürüme veya son kullanma tarihinin geçmesi gibi nedenlerle imha edilmesi gereken emtia, bu mahiyetteki imha işlemleri süreklilik arz eden mükelleflerin başvurularına istinaden, bu Kanunun 267 nci maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü bendindeki usulle mukayyet olmaksızın, Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen usul çerçevesinde ve tayin olunan imha oranı dikkate alınmak suretiyle değerlenebilir.
Birinci fıkra hükmünden yararlanmak için yapılan başvurular, Maliye Bakanlığınca mükellefin geçmiş yıllardaki işlemleri, fiili üretimi, satış ve imha süreçleri ile sektördeki diğer mükelleflerin durumu, yetkili idare, oda ve kuruluşların görüşleri de dikkate alınmak suretiyle değerlendirilir. Bu değerlendirme neticesinde, Maliye Bakanlığınca karşılıklı anlaşmak sure-tiyle, tayin olunan imha oranını aşmamak kaydıyla imha edilen emtianın emsal bedeli sıfır olarak kabul edilir.
Mükellefler, imha işlemine ilişkin her türlü kayıt, belge ve evrakı bu Kanunun ilgili hükümleri uyarınca muhafaza ve gerektiğinde ibraz etmek zorundadır.
Maliye Bakanlığı, bu maddeden yararlanmak için başvuruda bulunabilecek mükelleflerde aranacak şartları, tayin olunan imha oranının geçerli olacağı süreyi, imha oranının süre-sinden önce iptaline ilişkin kriterleri, bu madde kapsamına giren emtiayı, sektörler, iş kolları ve işletme büyüklüklerini ayrı ayrı ya da birlikte dikkate almak suretiyle belirlemeye ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasları tespite yetkilidir. Denilmekle birlikte takdir komisyonu nezaretinde olmaksızın da imhası mümkün kılınmıştır ve bu maddede verilen yetki ile çıkarılan VUK 496 Nolu Tebliğin 11. Maddesinde uygulamadan yararlanabilecek mükellefler belirlenmiştir: 213 sayılı Kanunun 278/A maddesi uygulamasından, münhasıran kazançları bilanço usulüne göre tespit edilen gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabilir. Şu kadar ki, bu mükelleflerin Tebliğin 12 nci maddesine göre yapacakları başvuru tarihinden önceki son hesap dönemine ait bilançolarında yer alan rakamlardan net satışları ile aktif büyüklüğünün aritmetik ortalamasının 10.000.000 TL’nin veya özsermaye büyüklüğünün 5.000.000 TL’nin üzerinde olması gerekmektedir.
Yasal düzenlemeler ile veya ilgili mesleki kuruluşlar tarafından belirlenen oranların üzerinde (anormal fire) meydana gelen firelerin takdir komisyonu tarafından tespit edilmiş olması veya takdir komisyonunun olmaması İşletmelerde Oluşan Firelerin Vergisel Boyutu açısından farklı sonuçlar doğuracak olup bu farklı durumlar için aynı işlemlerin uygulanması imkansızdır.
Şöyle ki; VUK Md. 3’ e göre, “İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.” İşletmede oluşan anormal fireler takdir komisyonu tarafından tespit edilmediği hallerde mükellefler tarafından bu kıymetlerin fireye uğradığının tevsik edilmesi halinde olağanüstü gider kapsamında giderleştirilen maliyet bedeli ile buna ilişkin yüklenilen katma değer vergisi vergi kanunları açısından Kanunen Kabul Edilmeyen Gider olarak değerlendirilecektir. İşletmede oluşan anormal fireler takdir komisyonu tarafından tespit edilmediği hallerde mükellefler tarafından bu kıymetlerin fireye uğradığının tevsik edilememesi halinde ise işletmede oluşan kayıplar ilgili işletmeden çekilmiş sayılacaktır. İşletmeden çekişler emsal bedeli ile değerlenerek hasılat kaydedilecektir. Hasılat kaydedilen bu kıymet, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 3. Maddesine göre teslim edilmiş sayılacağından (“Vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun, vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesi, vergiye tabi malların işletme personeline ücret, prim, ikramiye, hediye, teberru gibi namlarla verilmesi…”) hasılat kaydedilen tutara için KDV hesaplanacaktır. Teslim kapsamında KDV hesaplanan kıymete ilişkin yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılmasında ise eleştirilecek bir husus bulunmamaktadır.