Artan Emlak Vergileri Konut Sahiplerini Nasıl Zorluyor?
2026 yılıyla birlikte belirlenen yeni emlak vergisi matrahları, birçok şehirde yüzde 500’ün üzerinde artış gösterdi. Özellikle büyükşehirlerde rayiç değerlerin 10 ila 15 kat yükselmesi, mülk sahiplerinin ödeyeceği vergi yükünü doğrudan artırdı. Bu durum, özellikle sabit gelirli konut sahipleri için ciddi bir mali baskı oluşturuyor. Vergi oranı sabit kalsa da, değer artışıyla birlikte ödenen vergi miktarı yükseldiğinden birçok kişi bütçesini yeniden düzenlemek zorunda kaldı.
Bazı mülk sahipleri bu artışları karşılayabilmek için kiralara zam yapmayı veya mülklerini satışa çıkarmayı tercih ediyor. Böylece vergi yükü, dolaylı olarak kiracılara ve yeni alıcılara da yansıyor. Uzmanlar, bu durumun konut fiyatlarını yukarı çekebileceği gibi, bazı bölgelerde talebi azaltarak piyasa dengesini bozabileceğini vurguluyor.
Kaynaklar:
Kira ve Satış Fiyatlarına Dolaylı Etki: Maliyet Zinciri Büyüyor
Emlak vergisindeki artış, yalnızca mülk sahibini değil, kiracı ve alıcıyı da etkiliyor. Artan maliyetlerin kiralara yansıtılması, son aylarda birçok bölgede kira artış hızının enflasyonun üzerinde seyretmesine yol açtı. Vergi yükünün yükselmesiyle birlikte yeni inşa edilen konutlarda da metrekare başına maliyet arttı; bu da satış fiyatlarına doğrudan yansıdı.
Ekonomistler, vergideki bu yükselişin enflasyonist bir etki yaratabileceğini, çünkü barınma maliyetlerinin genel fiyat düzeyini doğrudan etkilediğini belirtiyor. Buna karşılık bazı sektör temsilcileri, kısa vadede fiyat artışlarının kaçınılmaz olduğunu ancak uzun vadede talep daralmasıyla birlikte fiyatların dengelenebileceğini savunuyor. Dolayısıyla, vergi artışı ilk aşamada konut fiyatlarını yukarı çekerken, zamanla alım gücü düşüşü nedeniyle piyasayı yavaşlatma riski taşıyor.
Kaynaklar:
Vergi Artışının Uzun Vadeli Ekonomik Sonuçları ve Çözüm Önerileri
Emlak vergisi artışı, yalnızca bireysel mülk sahiplerini değil; şehir ekonomisi, yerel yönetim bütçesi ve yatırım kararlarını da etkileyen çok katmanlı bir konu. Artan vergiler belediye gelirlerini artırabilir, ancak aşırı artış yatırımcı güvenini zedeleyebilir. Bu durum uzun vadede yeni projelere olan ilgiyi azaltarak konut arzını sınırlayabilir.
Uzmanlar, rayiç değer artışlarının kademeli ve bölgesel farklılıklar gözetilerek yapılması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, vergi artışına itiraz ve yeniden değerleme süreçlerinin şeffaflaştırılması öneriliyor. Kamu-özel sektör iş birliğiyle geliştirilecek adil bir emlak vergilendirme modeli, hem gelir adaletini hem de piyasa istikrarını koruyabilir.
Kaynaklar:


