Hazine ve Maliye Bakanlığı [Birleşme-Ayrılma-Birleşme]
Devlet hazinesinden kastedilen şey; devletin taşınır ve taşınmaz malları ile diğer değerli mal varlıklarının tamamıdır. Hazine dendiğinde bizim aklımızda oluşan kavram genellikle kocaman bir kasadır. Bu tam olarak doğru değildir çünkü hazinenin kocaman kasaları yoktur, kocaman banka hesapları vardır, taşınır değerler bu hesaplarda tutulur ve harcamalar bu hesaplar aracılığı ile yapılır. Taşınmaz değerler ise tapuya kayıtlı olsun olmasın bir genel müdürlük bünyesinde idare edilir. Yani hazine somut bir kurum olsa da hazine kasası soyut bir anlam ifade etmektedir. Devlet hazinesine iki temel görev verilmiştir:
Dünya üzerinde hazine ve maliye bakanlığının ayrılması ve birleşmesi yönünde değişik düşünceler hakimdir. Anglo-Sakson geleneği (ekonomik ilişkileri daha çıkarcı olan Germen halkının temellerini attığı İngiltere’ nin başını çektiği ada geleneği) ile devlet düzeni kurulan yerlerde hazine kendi başına bir örgütken Kıta Avrupası’ nda (ekonomik ilişkilerde daha idealist temelleri olan bugün bildiğimiz Avrupa Kıtası) genellikle Maliye veya Ekonomi Bakanlıkları içerisinde yer almaktadır. Osmanlı Döneminde Maliye Bakanlığı içerisinde yer alan Hazine, Cumhuriyetin ilanından sonra 1984 yılına kadar Maliye Bakanlığı bünyesinde yer almış, 1984 yılından sonra Maliye Bakanlığı’ ndan ayrılarak; Başbakanlığa bağlı olmak üzere kurulan Müsteşarlık altında kurulan bu kurumda faaliyetlerine devam etmiştir. Bu müsteşarlık bünyesinde Maliye Bakanlığındaki “Hazine Genel Müdürlüğü” ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığındaki “Dış Ticaret Dairesi Genel Sekreterliği” bulunmaktaydı. Müsteşarlık 1994 yılında kendi içinden bir müsteşarlık daha çıkararak parçalandı: “Dış Ticaret Müsteşarlığı” ve “Hazine Müsteşarlığı” olarak ikiye ayrıldı.
Maliye Bakanlığı; devletin ekonomi politikaları çerçevesinde yeni gelir kaynakları bulmak, devlet gelirlerini toplamak, harcamaları gerçekleştirmek ve tüm bu işlemlerin hesaplarını tutmak amacıyla devlet tüzel kişiliği altında kurulan bir bakanlıktır. Gelirler Maliye Bakanlığına bağlı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından toplanmaktadır.
Devlet bütçesini yürütme organı üç yıllık hazırlar fakat yıllık olarak uygulanır ve meclis tarafından bir kanun ile kabul edilir : “Bütçe Kanunu” Bütçe kanununda çeşitli cetveller yer almaktadır. Bu cetvellerden en önemlileri “A” ve “B” cetvelidir. A cetveli yapılacak olan gider tahminlerini, B cetveli ise gelir tahminlerini gösterir.
Şimdi yukarıda açıkladığımız unsurlar çerçevesinde yorumlarda bulunalım: Yürütme organının hazırladığı bütçe maliye politikasının araçlarından birisidir ve gider yapılması-gelir toplanması yine yürütme organı içinde olan Maliye Bakanlığına tarafından gerçekleştirilir. Buna karşılık bütçe uygulanması sırasında tahmin edilen değerler arasında bir uyuşmazlık çıkması halinde bu sorun Hazine Müsteşarlığı’ nın yapması gereken politikalar ile giderilir ve bu politikanın takipçisi yine Maliye Bakanlığı olmaktadır. Basit bir örnekle; dört kişilik bir ailede bir kişi maaşlı çalışan olsun ve maaşı alan taraf harcamaları gerçekleştirdikten sonra kalan miktarı ileride değerlendirilmesi için eşine vermiş olsun. Maaşlı çalışan eş o ay içerisinde herhangi bir nedenle yapması gereken harcamanın üzerinde bir harcama gerçekleştirmiş evin bazı giderleri yapamamış olsun (yani bütçesi açık verdi). Aile gider birliğinin sağlanması açısından ilk olarak varsa birikimlere gidilip (evlendiklerinde takılan takılar ve diğer aylarda maaşın harcanmayan kısımları) harcamalar tasarruf ettikleri değerlerden gerçekleşecek ya da giderlerin yapılması için borç bulmak durumunda kalacaklar. Bu borcu da çalışmayan eşin bulması gerekmektedir. Bu size ne kadar mantıklı geldi?
Birleşmenin nedeni yukarıda verilen örnek ile basit bir şekilde açıklanmıştır. Bugün Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içerisinde Hazine Müsteşarlığı’ nın kapatılıp, Hazine ve Maliye Bakanlığı altında tekrardan birleşmesinin nedeni budur.